Plovdiv Gezi Rehberi: Yedi Tepeli Diğer Şehir
Filibe, ya da Bulgarca “Plovdiv”, Bulgaristan’ın en büyük ikinci şehri. Renkli geçmişinden kalan izler ve eşsiz coğrafyası sayesinde, Bulgaristan’ın en popüler turistik destinasyonlarından biri. Tıpkı İstanbul ve Roma gibi yedi tepe üzerine kurulu ama tarihi ikisinden bile daha eskiye dayanmakta! Gelin, tüm beklentilerinizi aşacak bu şaşırtıcı şehri birlikte keşfedelim.
Neden Uğramalı?
Bir çok kaynağa göre Plovdiv, Avrupa’nın kesintisiz yerleşim gören en eski şehridir, ismi de uzun tarihi de bu şehre yerleşenlerle birlikte değişmiştir. Başlangıçta “Eumolpias” adında bir Trak yerleşimi olarak kurulan bu şehrin ismi, Büyük İskender’in babası II. Philip’e atfen Phillipoupolis ve Pulpudeva olarak değişmiştir.
“Plovdiv” ve Türkçe “Filibe” kelimesi şehrin bu eski isminden gelmektedir, ancak Plovdiv’deyken şehrin Bulgarca olan telaffuzunu kullanmanızı tavsiye etmekteyim.
Tabii ki, isminin haricinde de Plovdiv sokaklarında yılların izlerini bulmak oldukça mümkün.
Roma tiyatrolarından Osmanlı ve Türk mimarisinin eşsiz örneklerine, Doğu blok mimarisinin klasik örneklerinden Bulgar mimarisinin (Mimarimizin benzerliklerini ve nasıl daha iyi korunduğunu görünce şaşıracaksınız!) eşsiz örneklerine kadar, her dönemden kalıntılar ve anılar keşfedilmeyi beklemekte.
Bugün ise Plovdiv ünlü bir turist destinasyonu ve birçok başka ilgi çekici noktaya açılan bir kapı olarak hizmet veriyor. Plovdiv Uluslararası Fuarı ile tanınıyor; Antik, Orta Çağ ve Bulgar “Milli Uyanış” dönemi mirası ve canlı gece hayatı ile turistleri -ve umuyorum ki sizleri de- kendine çekiyor.
Ne Görülür, Ne Yapılır?
Binlerce yıllık tarihin yan yana olduğu bir şehir Plovdiv.
Şehir merkezinde ve yakınlarında görülebilecek Roma tiyatrosu ve kalıntıları; Osmanlı egemenliği döneminde inşa edilmiş büyük bir camii, Türk ve Bulgar mimarisinin bir çok eşsiz örneği, Doğu Bloku mimarisinin sayısız örneği, hepsi Plovdiv’deki binlerce yıllık tarihin sadece bazıları.
Plovdiv’in şehir merkezi kompakt olmakla beraber yürüyerek keşfedilmeye elverişli ve şehir merkezindeki ana cadde araç trafiğine kapalı. İyi korunmuş mimarinin tadını çıkarın; müze, otel ve restoran olarak kullanılan Bulgar Yeniden Doğuş dönemi yapı örnekleri şehrin en etkileyici simgelerinden, dolayısı ile fırsatınız olursa mutlaka ziyaret edin. Eski şehri gezdikten sonra (ya da önce) Plovdiv’in sanat, kültür, gastronomi ve eğlence merkezi olan Kapana sokaklarına dalın.
Düz olan Plovdiv’in 3 ana tepesinden birine çıkın ve dağların arasından batan eşsiz bir günbatımının tadını çıkarın. Benim önerim eski Saat Kulesi’nin bulunduğu ve Evliya Çelebi’nin notlarında geçen Sahat Tepe (Bulgarcada da “tepe” aynı anlamda kullanılıyor!) ya da antik kalıntılarının bulunduğu Nebet Tepe.
Ne Yenilir, Ne İçilir?
Her ne kadar ülkemizde “Filibe köftesi” meşhur olsa da, Plovdiv’de bu isimle bilinen özgün bir köfte çeşidi bulunmamaktadır. Size olan önerim, Bulgar yemeklerini doyasıya deneyerek ülkemizdeki lezzetler ile benzerliklerini ve farklılıklarını karşılaştırmanız.
Bulgar (ve Yunan) tulumba tatlısı vanilyalıdır ve yumuşaktır. Denemenizi öneriyorum!
Ancak, belki de Plovdiv’de tadabileceklerinizin en güzeli buranın içecekleri olabilir. Oldukça verimli topraklara sahip olan Bulgaristan’ın bir çok sebze ve meyvesinin tadı gerçekten bambaşka, ve de içecekleri (ve üzümleri) kesinlikle denemeniz gereken lezzetler arasında.
Nasıl Gelinir?
Plovdiv’e ulaşım; araba, uçak veya tren ile mümkün.
Kapıkule’ye (sınır kapısı) sadece 1,5 saatlik uzaklıkta olduğundan en çok kullanılan opsiyon genellikle araba veya otobüs oluyor.
Aman Dikkat!
Araba ile gitmeyi düşünenlere ufak bir uyarım var: Şehir merkezi dolaylarındaki birçok park alanı aslında sadece orada oturanlara ait yani eğer Plovdiv’in kendi park sistemine kaydınız yok ise oraya park etmeniz belirli saatler içerisinde yasak (ve bütün levhalar Bulgarca olduğundan yasaklı alanları fark etmek biraz zor). Arabanızı şehir merkezi çevresindeki otoparklara bırakmanızı, ya da daha uzağa park edip oldukça ucuz olan taksileri kullanmanızı tavsiye ediyorum!
Umarım ki, Plovdiv’i sizlere sunmaya çalıştığım bu blog, bu eşsiz şehri rotanıza dahil edebilmiştir. İçinizden gelen sesi dinleyin, keşfetmeye devam edin!